Venedik‘te her su yükselmesi (İngilizcesi: High tide, İtalyancası: Acqua Alta) öncesi, tahmin edilen yükselmeye göre şehrin her yerinden duyulabilecek şekilde sirenle ikaz edilir. Dün yani 12 Kasım 2019 tarihinde, gece 11 saat sularında beklenen 170 cm su yükselmesi öncesi en az 4 kez alarm verildi. Bu şu anlama geliyor: Acil alarm, su seviyesi 140 cm’den fazla yükselecek doğal felaket meydana gelebilir.
Meteorolojinin 170 cm tahmin etmesine karşın henüz su yükselmesinin en yoğun olacağı saate 15 dk kala penceremizin önünde su çoktan belirmişti. Bu noktadan sonra, valizimizi toparlamamız ve eşyaları olabildiğince en yüksele kaldırmamız birkaç dakika aldı.
Aynı zamanda dışarıda ise neredeyse pencerelerimizi sökecek bir fırtına vardı. Venedik adasının güney cephesinde yer alan Giudecca adasında kalmamız dolayısıyla açık denizden gelen ilk rüzgar ve fırtınayı neredeyse bizim odanın penceresi karşılıyordu. Hatta bir ara hemen sağımızda kalan köprünün altına toplu taşımada kullanılan vapurlardan birisi sıkıştı. Normalde küçük kanallara sadece küçük motorlar girebiliyor. Neyse ki biz başımıza bir şey gelmeden kıl payı yırttık, fakat şehirde 2 kişi hayatını kaybetti ve birçok yer zarar gördü.
1966’da yaşanan 194 cm yükselmeden sonra tarihinde ikinci en yüksek su yükselmesini yaşayan Venedik, 187 cm ile şehrin %89’u su altında kaldı. Yaşadığım yer yani Giudecca adasının yüksekliği 110 cm, yani 190 cm su yükselmesiyle su dizimin üstündeydi.
Yağmurdan dolayı mı meydana geldi? Venedik sular altında mı kalacak?
Su yükselmesi olayından bahsettiğimde, insanların aklına genelde ilk çok fazla yağmur yağması geliyor. İlk başta ne kadar mantıklı gibi görünse de aslında asıl nedeni bu değil. Birden fazla etkenin tetiklemesinden dolayı denizde gelgitlere neden oluyor ve su yükselmesi meydana geliyor. Bu etkenler Ay’ın hareketleri, rüzgar ve jeofiziksel hareketlerden oluşuyor. “Acqua Alta” ya da “high water” genellikle sonbahar ve ilkbahar mevsimleri arasında gerçekleşiyor. Farkettiğiniz gibi en çok kış aylarında olmuyor.
Dünyanın farklı yerlerinde de meydana gelen su yükselmesi olayı ekstrem bir olay değil, günlük hayatın bir parçası. Nasıl bir kişi dışarı çıkmadan hava durumunu kontrol ediyorsa, Venedik‘te yaşayan bir kişi ayrıca bu durumu kontrol ediyor. Diyelim ki saat 10’da bir yükselme meydana gelecek, herkes botlarını alıyor, belediye yerden yüksek yürüme platformlarını kuruyor ve iş yerleri önlemlerini alıyor. Öğle vakti olduğunda ise sokaklarda bir şey kalmıyor.
Her haber sitesinin mutlaka yazdığı bir konu var “VENEDİK 100 YIL İÇİNDE SU ALTINDA KALACAK”. Şu haberi bir ben bir de kadim youtuber’ımız Onur Gürler yazmadı. Evet zaman geçtikçe küresel ısınmayla su seviyesi yükseliyor, fakat bu iddia biraz aldatmaca. Bunu söyleyen bilimadamları da bundan emin değil ve bu durumun meydana gelmesinde birden fazla faktör etkili. Diyelim ki bu tahmin gerçekleşti, İtalyan devletinin buna karşın bir çözümü olacaktır. Bunlardan birisi de hareket edebilen deniz altı bariyerleri olan “Moses“, lakin Venedik lagünün ekosistemini değiştireceği için bu proje askıda bekletiliyor.
Buradan çıkarmamız gereken ders nedir?
- Çevre aktivisti Greta Thunberg‘in dediği gibi insanoğlu basitçe emelleri yüzünden doğayı katlediyor, iklim değişikliğini olumsuz yönde hızlandırıyor.
- Meydana gelen doğal felaket sonucu panik yapmadan soğuk kanlı bir şekilde her şey çözülmeye çalışıldı. Sosyal medyada politik bir şekilde belediyeye karşı bir eylem olmadı.