Ortaokuldasınızdır, lise sınavına gireyim her şey hallolucak, en önemli kısmı atlatacağım diye düşünürsünüz. Tam kazandım derken “Kazandınız diye hiç rehavete kapılmayın, ilk yıl çok önemli.” diyen… Ardından, üniversite sınavı, diken üstünde bir tercih zamanı…
Herkesin eğitim-öğretim serüveni aynı şekilde ilerlemese de açıkçası çok da farklılık olmuyor. Liseyi ailemden farklı bir şehirde yatılı okulda, üniversiteyi ise iki farklı şehirde okudum ve bitirdim. Esasında, tam da öyle değil. Hiç bitmedi, bu sefer başka bir endişe ile hayat devam etti.
Üniversite hayatım boyunca edindiğim deneyimler, fikirler ve gözlemler kapsamında üniversiteyi kazanma aşamasında, yeni kazanmış ve bitirmiş olan arkadaşlar için bir derleme yaptım.
Değerli Üniversite Adayı, Tercih Yapacak Arkadaşlar
Kalbinizde yatan bir bölüm, meslek olabilir. Fakat, her zaman bölüm seçmek durumunda değilsiniz, üniversite ve şehir de çok önemli çünkü 4-5 yılınız o şehirde veya o kampüs atmosferinde geçecek. Mesela 3 büyük şehirde: İstanbul’da siz zamanı yakalamaya çalışırsınız, Ankara’da zaman sizle beraber gider, İzmir’de ise zaman sizi yakalamaya çalışır.
Tercih yaparken Üniversitelerin uluslararası ve ulusal sıralamalarına önem verin. Bu sıralamalar, üniversiteden sonra işe başlama oranı, bölüm, sistem ve üniversite bölgesine göre farklılıklar gösteriyor.
Güncel trendlere, teknolojik gelişmelere ve ihtiyaç ekonomisine göz atın. Üniversitedeki bölümler çağın iş ihtiyaçlarına zaman zaman yetmiyor. İşin garibi, kariyer günlerinde karşılaştığım çoçuk sahibi öğretmenler bile artık ofisi olmayan, birden fazla alanda disiplinlerarası projeler üreten kuşağı dinlemek istiyorlar.
Değerli Üniversiteli Arkadaşlar
Deneyim, her şeydir. Einstein’ın bunun için iki güzel sözü var: “Tek bilgi kaynağı, tecrübedir.” ve “Bir şeyi basitçe açıklayamıyorsan, yeterince iyi anlamamışsın demektir.” Intern, stajyer, asistan; bunlar havada kapmanız gereken anahtar kelimeler. Endişelenmeyin ileride yeterince sorumluluğunuz olacak ve para kazanacaksınız.
Bol bol gezin, turist olmadan kültürleri öğrenin. Kendi hayatımdan verebileceğim en güzel örnek şudur: Lüks otel akımının yaygınlaşması, kültürümüzdeki pansiyon ve hostel kültürünü yok etti. Aynı doğrultuda kendi coğrafyamızda yabancı olduk ve otel odasında bir başımıza kaldık. Diyelim ki bir yere gezmek için gittiniz, haritayı açın dönüşünüzü en yakın şehirden bakın. Günümüz online platformları (Skyscanner, omio, Blablacar) sayesinde hem daha uyguna gelecektir, hem de daha fazla yer görmüş olacaksınız.
Gezdiğiniz yerde daha az toplu taşıma kullanın ve paket turlardan kaçının, yürüyerek daha az kaçıracaksınız. Gözlem yapın, turistik yerlerden mümkünse kaçının, yerlileri takip edin. Tüm bu süreçler yazıldığı kadar kolay olmuyor, fakat evinize döndüğünüzde problem çözme becerileriniz gelişmiş olacak ve günlük sorunlara bakış açınız değişecek. Ne kadar günlük dilde kurulmuş bir cümle olsa da üniversiteye başlarken aldığım şöyle bir tavsiye vardı: “Öğle yemeğinde poğaça ye ama üniversitede olabildiğince gez.”
Becerilerinize odaklanın. Liyakat haricinde, becerilerin mesleklerin önüne geçtiği bir çağda yaşıyoruz. İş ilanlarının competencies/skills kısmına dikkat ederseniz sizden yapay zekada olamayan beceriler isteniyor. Proje bazlı işler, becerilerinizi keşfetmeniz ve geliştirmeniz için muhtemel seçenektir.
Gönüllü olun. Bir takımda sorumuluk sahibi olun. Üniversitede sahip olduğunuz zamanı toplum, doğa veya kendi geleceğiniz için geçirmek için mantıklı bir karar olacaktır.
Değişim programlarına katılın, yeni bir dil öğrenin. Farklı kültürlerle tanışıp, iletişime geçme yeteneğiniz artacaktır. Yabancı diliniz kağıt üzerinde formüllerden ibaret kalmayacaktır ve üstüne yeni diller edineceksiniz.
Öğrendiklerinizi, yaşantılarınızı yazın. İnsanlar yazarken mutlu mudur bilemem ama kendini ifade etmek istediği için bu durumdan memnundur. Araştırmaya göre, günlük yaşantılarını, hislerini, duygularını, umutlarını yazan insanlar hayallerine erişmeye daha yakındırlar. Ayrıca, belli bir süre sonra yazdıklarınızı okuduğunuzda yaşamınızdaki bazı şeylerde ilerlemenizi farkedeceksiniz.
Uykunuzu düzenleyin. Daha fazla şey yapmak istiyorsanız, bu tamamen ne kadar istekli olduğunuz ve bunun sonucunda hayatınızı nasıl düzenlediğinize bağlı. Herkes 24 saate sahiptir, fakat her şey bunu nasıl kullandığınıza bağlı. Hafif uyku, derin uyku ve 4. evre… Doğanızı keşfederseniz, günlük hayatınız kolaylaşacaktır.
Ücretsiz online kurslara kaydolun veya ikinci üniversiteye başvurun. Eskiye kıyasla bilgiye ulaşım daha kolay. Tabii ki bu kadar bilgi bolluğunda güvenilir bilgiye ulaşmak da önemli. “Kim, Ne zaman, Nerede?” soruları güvenirlik kavramını anlamanızı sağlamakla beraber tez yazarken işinizi kolaylaştıracaktır.
Paylaşım ekonomisini öğrenin. Bir şeye sahip olmak yerine erişime dayanan bir fenomen. Son 90 gün içerisinde kullandığınız ve kullanmadığınız eşyaları tekrar düşünün. Bazen sahip olduğunuz şeyler ziyadesiyle özgürlüğünüzü kısıtlayabilir.
Değerli Üniversiteyi Bitirmiş Arkadaşlar
Öğretirken öğrenmeyi çekici kılın. Çoğu zaman öğrenme, aynı yoldan geçmiş insanların sağladığı bilgi ve tecrübe sayesinde mümkün oluyor. Bunu sektöre çevirmeden çekici kılarak yapmak önemli.
Öğrenme, sadece tek yönde lineer şekilde gerçekleşmez. Öğreteceklerinizin yanında öğrenecekleriniz de olacak. Bu farkedilmediğinde, genelde karşı taraf için şimdi ve gelecek o an için sıkıcı hale gelerek işlevini düşürecektir.