Özgürlük olmadan güvenlik olabilir, ama güvende olmadan özgür olunmaz. Yeni bir rapora göre, genel olarak kendimizi özgür hissettiğimiz sosyal medyanın çok da özgür olmadığını ortaya çıkardı. Bunun yerine, seçimlerde manipülasyon olarak ve devlet için fişleme olarak kötüye kullanılıyor. Hemen bu noktada, uzun zamandır düşündüğüm “data terörizmi” kavramım aklıma geliyor. 2019 İnternette Özgürlük raporu da bu büyüyen yangının altını çiziyor.
Seçimlere müdahale çabaları büyük bir endişe yaratırken, düşünce özgürlüğünün gözetimi aynı derecede rahatsız edici. Rapora göre, 65 ülkeden 40’ı (yaklaşık yüzde 62’si) ileri sosyal medya izleme programları kullanmaya başladılar.
İnternet özgürlüğü açısından Çin, en az özgür ülke olarak gösteriliyor. Rusya ve Mısır da “özgür değil” olarak gözüküyor. Toplamda, “İnternet kullanıcılarının %89’u veya yaklaşık 3 milyar insan” bir şekilde çeşitli gözetim programlarıyla izleniyor.
Bunu nasıl yaptıkları ise şaşırtıcı. Örneğin, raporda İran’da “online sohbeti izleyen 42.000 kişilik bir gönüllü ordusu” olduğu belirtiliyor. Çin Komünist Partisi de veri toplayan ve “sorunlu içeriği” işaretleyen benzer bir sisteme sahip. Ayrıca Çinli Semptian firması, Aegis izleme sisteminin Çin’deki 200 milyondan fazla insanı izlemesine yardımcı olduğunu belirtti.
Birleşik Devletler internet sansürünün olmadığı bir ülke olarak listelenmesine rağmen, rapor ABD’nin hiç de masum olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Rapor, son zamanlarda 30-35 milyon dolarlık bir bütçeyle ICE ile yeni bir anlaşma yapmayı kabul eden İsrail siber güvenlik şirketi Cellebrite’den bahsediyor . Cellebrite’ın araçları, kullanıcıların telefonlarını kolayca hacklemeyi ve her türlü veriye erişmeyi sağlıyor.
Sosyal Medya İzleme Programları Eğitimleri
Hatta ve hatta, diğer ülkeler de sosyal medyayı nasıl izleyebileceklerini öğrenmek için ABD’ye yetkililer gönderiyor.
Raporda, “Filipinli yetkililer, ABD ordusundan yeni bir sosyal medya izleme sistemi geliştirmeyi öğrenmek için Kuzey Carolina’ya gitti.” olarak bahsediliyor. İnsan hakları ihlaliyle bilinen hükümet destekli bir “terörle mücadele” birimi olan Bangladeş’in Rapid Action Battalion (RAB), Lokasyon Bazlı Sosyal Ağ İzleme Sistemi Yazılımı‘nı öğrenmek için 2019’da ABD’ye seyahat ediyor.
Ayrıca çalışma, bu hükümetlerin tüm bu gözetleme ve “alarm uyarısı” ile toplanan verileri nasıl kullandıklarından da bahsediyor! Rapora göre, değerlendirilen 65 ülkeden 47’si, kullanıcıların siyasi, sosyal veya dini konuşmaları için tutuklandığını öne sürüyor.
Bunu yapan sadece baskıcı rejimler değil. Rapora göre İngiltere ve ABD gibi özgür ülkeler bile, ICE’nin “yönetimin göç ve silah kontrolü politikalarını protesto eden gruplar hakkında bilgi toplamak için New York’ta sosyal medyayı kullanıyor”.
Bu uygulamaların ne kadar yaygın olduğunu daha iyi anlamak için raporu kesinlikle okumaya değer. Sadece, arada evinize ne kadar uzaklıkta olduğunuzu hatırlatan, bindiğiniz otobüsün kalabalık olup olmadığını soran bir teknolojiyle yaşadığımız çağda raporu okuduktan sonra çok iyi hissetmeyi beklemeyin.