Posts in Travel

Bozcaada: Renkli Rüyalar Oteli

Reading Time: 4 minutes

Eski adı Tenedos. Rengarenk sokakları, Arnavut kaldırımları, üzümü ve şarabı… Bir rüzgarlı cumartesi sabahı kendimizi Geyikli İskelesi’nde feribot beklerken bulmuştuk. Baharın gelmesiyle birlikte güneş kendini yavaş yavaş gösteriyor, kıyıdan kenardan gelen ışıklarıyla ruhumuzu ısıtmaya çalışıyordu. Kırk dakikalık bir feribot yolculuğunun ardından tüm zorlukları arkada bırakıp sırt çantamızı aldık. Bir tutam huzur için adaya ayak bastık, Bozcaada’yız!

Kuzey Ege’de Çanakkale’nin güneybatısında yer alan Bozacaada, ülkemizde köye sahip olmayan tek ilçe. Bozcaada, eski ismiyle Tenedos, daha önceleri bir Rum köyüymüş. 1923 Lozan Antlaşması ile adanın ülkemiz topraklarına katılması sonrasında, Türkler ve Rumların ortak yaşadığı bir yer oluyor. Lafı fazla dolandırmadan sizleri Bozcaada deneyimimle baş başa bırakıyorum.

Bozcaada’ya Ulaşım ve Faydalı Bilgiler

Nasıl yola çıkarsanızız çıkın Geyikli İskelesi’ne geldiğinizde adaya belirli saatlerle sefer yapan feribotu kullanmak zorundasınız. Bu feribot içinse sadece Bozcaada’ya gidişte bilet alıyorsunuz. Feribota ilk bindiğimde farketmiştim, rüzgarlı bir havası var ve çoğu zamanda bu şekilde oluyormuş. Bu yüzden, yanınıza kalın bir şeyler almakta fayda var. Denize girme gibi bir düşünceniz var ise ağustos ve eylül ayları ideal olacaktır.

Bozcaada’nın en büyük geçim kaynakları bağcılık, balıkçılık ve turizmden oluşuyor. Böyle olunca da her sokakta en az bir butik otel görmeniz mümkün. Biz konaklamamızı Le Mansion Hotel’de gerçekleştirmiştik ve fazlasıyla memnun kalmıştık. Buradan %10 geri iadeli rezervasyonunuzu yapabilirsiniz. Bir de gelirken yanınıza alışveriş için ekstra çanta almanız dönüşte kolaylık sağlayabilir, malum Bozcaada lezzetleri!

Bozcaada Gezilecek Yerler

  • Bozcaada Kalesi

”Eski Kale” olarak da anılan bu kale, boğazın tam çıkışında ihtaşamlı bir görüntüye sahip bir yer. Zamanında Fatih Sultan Mehmet tarafından onarılan kale, Türkiye’nin en iyi korunmuş kalelerinden biri olarak biliniyor. Şu an bile restorasyon ihtiyacı olan bu yapı güzel bir manzaraya ev sahipliği yapıyor, fakat diğer tarihi kalelerde gördüğünüzü buradan beklemeyin derim. Yaz aylarında sabah 10 ve akşam 8 arası açık oluyor ve o zaman bile muhteşem esinti alıyor.

  • Bozcaada Rum Mahallesi

Adanın çift katlı ve cumbalı evlerin bulunduğu bölgedir. Kafeler, restoranlar ve butik oteller genellikle bu bölgede yer alıyor.

  • Meryem Ana Kalesi

Rum Ortodoks kilisesidir ve ibadete açıktır. İçeriye girmek isterseniz pazar ayini için sabah 8’de orada olmanız gerekir.

  • Polente Feneri ve Rüzgar Gülleri

Buraya gelip de deniz feneri, rüzgar gülleri ve gün batımı üçlüsünü duymamak muhtemelen imkansız. Kaçırmayın!

  • Ayazma Koyu

Adanın en büyük ve en popüler koyudur. Sahilde şezlong, şemsiye ve restoranlar bulunur.

  • Şarap Fabrikaları

Çoğu yerde üzüm bağlarını görebileceğiniz gibi şarap üretimiyle ünlü bir yerdir. Adada çeşitli markaların fabrikaları bulunuyor. Gidip wine-tasting yapabilir beğenirseniz satın da alabilirsiniz. Ayrıca, İtalya’da da ödül kazandığımız Corvus şarabımızı çoğumuzu biliyordur. Ee buraya kadar gelmişken yerinde denemek gerekir bence.

Bozcaada’da Ne Yenir?

Bu renkli adaya geldiğinizde ilk başta gözünüze ev yapımı reçeller çarpıyor. Üstelik az buz reçel çeşidi bulunmuyor, adada yaklaşık 40 civarı türde reçel üretiliyor. Bunun nedeni ise eski zamanlarda Rumlar misafirlerine tatlı yerine büyük parçalı ve sert reçellerden ikram ederlermiş. Domates reçeli, kabak reçeli, erik reçeli, karpuz reçeli ve daha birçok çeşit görebilirsiniz. Benim için en garibi ise inek sütü reçeliydi.

Hemen Çınaraltı’nda yer alan ve özel izinle bazı Rum tatlarını üreten ünlü Çiçek Pastanesi bulunuyor.  Fırını ve dondurma bölümü de bulunuyor, hele bahar aylarında giderseniz iskeleden insanın içini titreten rüzgar ile kendinizi içinde buluverirsiniz. Benim 3 favorim şöyle: Tenedos Kurabiyesi (damla sakızlı bademli kurabiye), Damak Çatlatan ve Kavala Kurabiyesi. Broşüründe ise bazı Rum lezzetlerinin özel izinle orijinal tarifiyle üretildiği yazılıyordu.

Hazır adaya gelmişken balık yememek olmaz. Fakat, yaz döneminde avlanma yasağı olduğu için restoranlarda genelde barbun tercih ediliyor. Kendiniz balık tutmak isterseniz de maalesef o yönden kısır bir yer.

Ege’ye yakın olması ve Rumların yaşam alanı olmasıyla deniz börülcesi ve kabak çiçeği dolması yok mu diyeceksiniz? Tabii ki onlar da var, kabak çiçekleri sabah erkenden toplanıyor ve adanın has zeytinyağında akşama hazır ediliyor. Bunlardan ziyade diğer ada mezelerini de mutlaka tatmalısınız.

Eğer daha sonra zamanınız var ise Çanakkale’de uskumru veya Assos’ta deniz keyfine devam etmenizi öneririm. Yalnız, Assos’a gitmek istiyorsanız ve kendi aracınızla gelmediyseniz seferleri önceden kontrol etmenizi öneririm. Seferler yaz döneminde başladığı için gitme şansımız olmamıştı, gidemezseniz üzülmeyin Çanakkale’nin çok güzel tarih kokan şehir merkezi var. Parmak ısırtan lezzetleri de ekstrası.

Son olarak, Ara Güler’in İstanbul’a sevdalandığı gibi Sait Faik Abasıyanık da Bozcaada’ya sevdalanmıştır. Ne zaman Bozcaada aklıma gelse nedense Sait Faik’in şu satırları aklıma geliyor:

“Yalnızlık dünyayı doldurmuş. Sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey. Burada her şey bir insanı sevmekle bitiyor.”

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, selametle kalın.

Masukiye: Ottoman Rulers’ Evasive Destination For Love

Reading Time: 2 minutes

Masukiye and Kartepe are the possible destinations for weekend holiday. First, I would like to answer your probable questions about transportation. The distance between Istanbul and Masukiye is 128 km and it will be approximately one hour 45 minutes to drive. If you want to go by bus, you may use Efe Tour and get off Halkevi station. After, you should transfer to bus 261 and you are at Maşukiye in 25 minutes. As Maşukiye is next to Sapanca Lake and Kartepe, it will be logical decision to explore new places for one day. Also, you may optionally camp out or stay university practice hotel at affordable price.

It’s name comes from “Maşukköy”. Because of Masukiye’s original name, it was visited a lot for honeymoon and selected girls for Ottoman harem. Also, it’s vegetation is like Black Sea and you will notice the freshness when you smell out. Maşukiye looks like an oil painting because there are all features in an oil painting such as hedges, frame houses, valleys, swings, mountains. All streets of the town are named as different flowers’ name and most of the frame houses are used as restaurants and hotels.

 Sapanca

From Masukiye to Sapanca, it will last 15 minutes by car. You can have a breakfast in cafes, drink your coffee or walk near Sapanca Lake. There is an another option to hire a pedalo.

What to do?

If you go in spring, you should see the cherry orchard. Also, the flowers of cherries would be a great background for you.

There are many bike hire points. You can hire ATV or motorbike and take a nature tour.

It can be good activity to go skiing to Kartepe if you visit the Maşukiye in winter.

You can make a barbecue, play paintball and swing in the forest or visit one of Masukiye’s beautiful highlands.

What to eat?

As there are many different kind of fish farms, it is impossible to run across any of them. I suggest you to eat tile fish under the shade of trees.

One more thing to taste is absolutely cheese. Maşukiye is known as Cherkes and smoked cheese because of Cherkes population. These types of cheese are rested 3 days and serviced with the village bread prepared with sourdough. By the way, I want to remind you to enjoy the harmony of cheese and red wine😉

Kıyıköy: Small and Peaceful Town in Black Sea

Reading Time: 2 minutes

Kıyıköy embraces you with the pure nature, warmblooded people and refreshing silence. With the red brick ramparts, stone and frame houses it is alike village in Middle Ages. Most of the people are Selanik immigrants and you feel like that you are home. Like Ağva, Kıyıköy is one of the villages that remain between two valleys. There are hostels, colourful camping sites, some groceries, a super market and restaurants that are making very special and regional home cooking.

Along the Pabuc River, it is possible to hire boat, pedalo or cano and enjoy this pure nature. In the night, as you carefully look the sky, you will see a pinch of Istanbul light. I think it is one of the best artefacts that people cause to be. Kıyıköy was an old port exported thrace wines to Europe. So, one of the greatest things is to sip your drink with roaring of wind at night.

The port is now not active for trading but the view is charming. When you start to walk down the hill, you relieve your tiredness. The sea is very rough most of the time. In terms of swimming, you should be careful for any occasion.

Kıyıköy Castle

Kıyıköy Castle was built in the period of Emperor Justinian I to protect the town. According to sayings, only after one burgess forgot the door open could enemies conquer the town.

Aşıklar Hill

To the hill, you can come by car or pedestrian. Some rest and watch the scene until the sunset!

Aya Nikola Monastery

The monastery built in 6th century is one of the oldest carved monasteries. Although there have been a volunteer guard for thirty years, the monastery is in need of professional restoration.

What to eat?

 In the fishing village, to taste the delicious kalkan fish will be very rational decision. It is really one of several recommended places in the region. Also, on the streets you can come across vows. It means that you will never want to eat the other yoghurts rather than vow yoghurt. Yet, the worst side of the town is leave this peaceful place!