Posts by Emin Altun

Mücadelenin Beynimiz ve Yaşamımız İçin Önemi

Reading Time: 2 minutes

Ebeveynler ve öğretmenler genelde çocukların zorlanmamasını sağlamak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Sanırım burada bir hata yapıyoruz. Araştırmalar, mücadelenin uzmanlık için kesinlikle önemli olduğunu ve dünyadaki en yüksek başarıya ulaşan insanların en çok mücadele eden insanlar olduğunu gösteriyor . Zaten bir kişiye başarısından ve bu duygunun güzelliğinden bahsetseniz, size ilk önce ne kadar zor olduğuyla ilgili şeyler söyleyecektir. Bu konuda hep ilkokuldaki yaşlı matematik öğretmenim aklıma gelir, dersin yarısını çaba ve çapanın farklılığına dikkat çekmek için harcardı.

http://gph.is/1PARPWW

Sinirbilimciler, kişisel hataların beynin gelişmesi için faydalı olduğunu söylüyorlar ve eğer mücadele etmiyorsak öğrenmiyoruz. Mücadele sadece beyin için değil ,aynı zamanda mücadelenin değerini bilen insanlar öğrenme potansiyellerini de artırır. 

Uluslararası bir matematik araştırması, Japonya’daki öğretmenlerin, dersin yüzde 44’ünde öğrencilerin mücadele etmesini sağladığını buldu. Bunun yerine biz ne yapıyoruz? Öğrencilere zorlanmadan kurtulmalarına yardımcı olarak çözüme yönelik adımlar atıp çözümü gösteriyoruz. Kültürel olarak kendimizi kötü hissetmek, acele etmek ve yardım etmek için eğitildik, bu muhtemelen yapmamız gereken en son şey.

Her şeyi bilme isteğinden vazgeçtiğimizde, daha az bildiğimizi kabullenip ve kesin yargılardan kurtulduğumuzda, beklenmedik şeyler oluyor.

Bu yaz, yaz okulunda çalışırken bir öğrenci dikkatimi çekti. Söylediği şeyler her zaman doğru değildi, ama kendisiyle barışıktı ve düşüncesini tartışarak daha iyi anlamaya çalışıyordu. Gruptaki bir öğrenci ise onu başarısız olarak nitelendirdi, ancak o gruptaki öğrencilerin çoğundan kendini daha fazla geliştirdi.

Bilgiyi aktarmanın kötü olduğunu iddia etmiyorum. Demek istediğim bilginin, keşfetmekten ve merak anlayışından daha az önemli olduğu. Hata yapmayı kabullenmeden ve mücadele etmeden yaratıcı hiçbir şey elde edemeyiz. Sınırsız bir perspektifi benimsediğimizde, farklı işlere ve konuşmalara hata yapmayı kabullenerek girdiğimizde, başkalarından öğrenmeye istekli ve problemlere esnek bir yaklaşımla yaklaştığımızda, öğrenme sonucu çıktılarda ve yaşamımızda iyileşme olur.

Milyonlarca öğrenci her yıl eğitim öğrenim hayatına heyecanlı bir şekilde başlar, ancak bir problemi çözerken ya da bir problemi görür görmez, kendilerinden şüphe etmeye ve zihinsel olarak kapanmaya başlarlar. Bu, onlar için daha az verimli bir öğrenme yolunu başlatır. Bunun yerine, mücadele için harcanan zamanına değer vermeli ve beynin zorlandığında daha uyanık, daha çevik ve daha güçlü olduğunu unutmamalıyız. Önemli olan varmak değil, yolda olmaktır.

[TREND] Google’ın Ekmeğine E-ticaret Devleri Göz Koyuyor

Reading Time: 2 minutes

Diyelim ki bir şey alacaksınız, kime soruyoruz? Google it! Aradık sonuçlar geldi, ilk sayfa yani SERP (Search Engine Results Page) sayfası herkesin olmak istediği yer. Aradığınız kelimeye bağlı olarak ilk birkaç sonuç adv simgesi ile reklamdır. Reklamlı sonuçların birine tıkladığınız takdirde ise o site veya şirket bunun için Google’a belli bir ücret öder. İşte Google’ın bu reklam gelirinin tüm pazardaki payı önümüzdeki birkaç yıl içinde azalması bekleniyor. Google’ın gelir kaynağına daha fazla ortak olacak şirket ise bir e-ticaret şirketi. Kim bu e-ticaret devi dersiniz? Tabii ki şu anda pastada %12,9 pay ile söz sahibi olan Amazon!

eMarketer’e göre, Amazon’un bu yılki arama motoru reklam gelirinin 7 milyar dolardan fazla olması öngörülüyor. 2021’e kadar ise e-ticaret devinin Google’ın arama reklamlarındaki payından alarak arama pazarının yüzde 16’sını yönetmesi bekleniyor. Yani bu, büyük e-ticaret oyuncularının bir arama motoru haline gelmesi trendine işaret ediyor.

Raporda, Google’ın, ABD’deki Amazon’un 7.09 milyar dolar gelirine kıyasla, bu yıl ABD’de 40 milyar doların üzerinde arama reklam geliri elde edeceği belirtildi. Yüzdesel olarak arama motoru pazarının Google’ın yüzde 73’üne sahipken Amazon yüzde 13’üne sahip. Ancak, 2021’de Amazon’un ABD’deki arama motoru reklam gelirlerinin yüzde 16’sını kontrol etmesi bekleniyor. 2021 yılında Amanzon %16 pay ile 11.7 milyar dolar gelir sağlarken, Google’ın ise 50 milyar dolar gelirle %70’e gerileyecek.

Amazon’un marka harcaması daha da artacak çünkü reklam fırsatı artıyor

Son iki yılda, Amazon perakende markalarını sitesine çekmek için Madison Avenue ile otomatik reklam platformunu geliştirdi. Böylece reklamverenler, Amazon’da ürünlerini tanıtarak rekabet kosusunda iyi bir araca sahip oldular. Amazon bunu, insanların bir ürün aradıklarında karşılarına çıkan ve daha yüksek görünürlük sağlayan sponsorlu ürün reklamlarıyla sağladı.

http://gph.is/1mDKffg

Müşteri davranışlarında da bununla paralel bir değişim meydan geliyor. Örneğin, tam olarak ne istediğini bilmeyen birisi Amazon’a gidiyor ve arama motoruna “hediyelik” kelimesine yazıyor. Yani, daha önceden Google’da hediyelik ararken artık Amazon’da alacağı ürün yerine direkt hediyelik olarak arama yapabiliyor. Yine Google’ın hanesine bir eksi yazılıyor.

Catalyst ve ClickZ tarafından hazırlanan bir rapora göre, geçen yıl toplam arama ve satın alma faaliyetlerinin yüzde 15’i Amazon’da gerçekleşti. Bu yıl ise yüzde 22,5’e yükseldi. Araştırmaya katılanların yalnızca yüzde 50’sinden fazlası, arama yapmak, karşılaştırmak ve satın almak için Amazon’u ziyaret ettiklerini söyledi; bu yıl da bu oran yüzde 68’e kadar çıktı.

Google ve Amazon, bu rekabet algısından faydalanabilirler ve birbirine çelme takabilirler. Diğer perakendeciler tarafında ise Walmart, Kroger ve Target dijital arama sektöründe Amazon’u yakalamaya çalışıyorlar. Ancak eMarketer verilerine göre, Google için önemli derece bir tehlike oluşturmuyorlar.

Zaman Ayırmamız Gereken 15 Faydalı Aktivite

Reading Time: 3 minutes

Çoğumuz bunu er ya da geç farkettiği gibi bu gezegendeki zamanımız sınırlı. Buna rağmen, boş boş dolanmaya ve vakit öldürmeye devam ediyoruz. Verimliliğimizi aynı oranda da düşürüyoruz.

Neden zamanımızın çoğunu boşa harcıyoruz? Çoğu insan, zamanın değerini anlamadığımızı düşünüyor.

Bunun problemin kaynağı olduğunu düşünmüyorum. Çoğumuz zamanın değerini ve tükenebilir bir kaynak olduğunu biliyoruz.

Bu sorunun cevapı sadece zamanımızla ne yapacağımızı bilemiyoruz. Seneca, yaşamın kısaldığı üzerine şöyle diyor:

“Hepimiz, hayatın kısalığından söz ederiz de boş geçen zamanımızı, nasıl değerlendireceğimizi bilemeyiz.”

Çoğumuz bunu okuyor ve “Zamanımı değerlendirmeliyim ve boşa harcamayı bırakmam gerekiyor.” diye düşünüyor.

Peki, sonra ne yapıyoruz?

Instagram’ı açıyoruz ve 42 dakikamızı orada harcıyoruz. Bu hafta 7. kez kahve içmeye çıktığımızı farketmiyoruz veya 2 saat boyunca telefonda oyun oynuyoruz. Bazılarımız da 55 dakika boyunca telefonda dedikodu yapıyor.

Kendimize sormamız gereken: Yaptığım şeyler zamanıma değiyor mi? Cevap ise genelde hüsranlı bir şekilde “değmiyor” oluyor. Ancak, israfı değerli faaliyetlerden ayırmak gerçekte zordur.

Bunun için, günlük hayattaki yaptıklarımız hakkında düşünmemiz gerekiyor. Herkes farklı şeylere değer verir. Benim içinse hayattaki 15 şeyin listesi öğrenmek ile başlıyor:

  1. Vücudunuzun nasıl çalıştığını öğrenmek – Herkes vücudunun nasıl çalıştığını az çok bilmelidir. Buna dikkat etmeye başladığınızda kendi doktorunuz olmaya başlayacaksınız. Ayrıca, sağlık ve zindelik ile ilgili en son bilimsel araştırmaları okumaktan hoşlanırım.
  2. Günlük olarak yazmak – Bir günün sonunda o günü değerlendirmek her zaman güzeldir. Bugün ne yaptım, ne öğrendim? Yarın ne yapacağım? Bu soruları cevaplamak, her gün harcayacağınız en iyi zamandır.
  3. Yeni kitaplar keşfetmek – Okumak istediğim kitapları arayarak saatler harcayabilirim. Ama abartmamak lazım. Aksi takdirde, gerçek kitapları okumaktan daha çok yazılmak için yazılmış ve HAKKINDA kitapları okuyorsunuz. Kitap bölümü gelmişken Selfish Gene isimli bir kitaba rastladım, yeni başladım fakat öneririm.
  4. Gülmek – Bazı iyi şakalara bayılırım. Hayat zordur ve kendinize gülmezseniz, onu daha da zorlaştırırsınız.
  5. Egzersiz – Özellikle antrenmanını severim, çünkü güçlü hissetmek hayattaki en faydalı şeylerden biri. Fiziksel olarak güçlü olduğunuzda hayatınız çok daha kolay olacaktır.
  6. Sevdiğiniz insanlarla zaman geçirmek – Gerçekten ne yaptığınız önemli değil. Gerçekten önemsediğiniz insanlarla olmakla ilgili. Bu moralinizi yükseltecek ve size enerji verecektir.
  7. Bir beceriyi öğrenme – Son 1 aylık süreçte php kodlama öğrenmeye başladım. Her hafta yeni bir ders alıyorum ve sürekli YouTube videolarından öğreniyorum. Her zaman yeni bir beceri öğrenmek istiyorum çünkü o zaman hayatta olduğumu hissediyorum.
  8. Finansal strateji yapma – İnsanların yatırım stratejilerini okumaktan ve duymaktan hoşlanırım. Bir yatırımcı olmama rağmen, yatırımcıları ve paylaştıklarını takip ediyorum. Finansla ilgileniyorum çünkü bazen paramızı efektif bir şekilde harcamıyoruz.
  9. İyi film / dizi izlemek – Son 10 yıldır bir televizyonum ve alışkanlığım olmadı. Bence bu gününüzü boşa harcıyor. Ama filmleri ve iyi dizileri seviyorum. İlham almak için iyi ve etkili bir seçenek.
  10. Müzik dinlemek – Çok fazla müzik dinliyorum. Bana ilham veriyor ve enerji veriyor, aynı zamanda videolarımda da ritimi yakalamamı sağlıyor. En iyi şey ruh halinize uygun müzik dinlemek.
  11. Okuma – Günü mutlaka okuma ile kapatıyorum. Ve asla zaman kaybettiğimi hissetmiyorum.
  12. Yalnız kalmak – Sizinle aynı zihniyeti olan biriyle iyi bir sohbet etmek güzeldir. Tabii ki bu kişi kendiniz oluyorsunuz. Zaman zaman iç dünyanızı dinlemekten ve kendinizle yüzleşmekten kaçınmayın.
  13. Yeni lezzetler keşfetmek – Bunu haftada iki kez yapmaya çalışıyorum. Değişik mutfaklar, makarna sosları, denemediğim deniz canlıları veya bira çeşitleri. Bunun için geçirdiğim zaman meditasyon gibidir.
  14. Sinematik video / belgesel izlemek – Eskiden beri belgeselleri ve reklamları izlemekten zevk alırım. Son birkaç yıldır video ile ilgilenmem dolayısıyla buna sinematik filmler ve videolara da eklendi. Ufkumu en çok açan şeylerden biri çünkü sahne arkasını merak ediyorum.
  15. Hedefleriniz üzerinde çalışmak – Hayatınızı ilerletmek için harcadığınız her dakika için pişman olmayacaksınız.

Bir günün sonunda, geriye bakıp kendi kendinize düşünmelisiniz, “Bu benim son günüm olsaydı, bugün yaptığım şeylerle mutlu olur muydum?”

Bu soru ile boğuşmak yerine, zamanınızı iyi harcadığınızdan emin olun. Bugün yapacağınız şeyleri gerçekten de yapmak ister miydiniz? Evet cevabını verin, asla pişmanlık duymayacaksınız.

Lisans Mezunundan Temiz İkinci El Tavsiyeler, Deneyimler

Reading Time: 3 minutes

Ortaokuldasınızdır, lise sınavına gireyim her şey hallolucak, en önemli kısmı atlatacağım diye düşünürsünüz. Tam kazandım derken “Kazandınız diye hiç rehavete kapılmayın, ilk yıl çok önemli.” diyen… Ardından, üniversite sınavı, diken üstünde bir tercih zamanı…

Herkesin eğitim-öğretim serüveni aynı şekilde ilerlemese de açıkçası çok da farklılık olmuyor. Liseyi ailemden farklı bir şehirde yatılı okulda, üniversiteyi ise iki farklı şehirde okudum ve bitirdim. Esasında, tam da öyle değil. Hiç bitmedi, bu sefer başka bir endişe ile hayat devam etti.

Üniversite hayatım boyunca edindiğim deneyimler, fikirler ve gözlemler kapsamında üniversiteyi kazanma aşamasında, yeni kazanmış ve bitirmiş olan arkadaşlar için bir derleme yaptım.

Değerli Üniversite Adayı, Tercih Yapacak Arkadaşlar

Kalbinizde yatan bir bölüm, meslek olabilir. Fakat, her zaman bölüm seçmek durumunda değilsiniz, üniversite ve şehir de çok önemli çünkü 4-5 yılınız o şehirde veya o kampüs atmosferinde geçecek. Mesela 3 büyük şehirde: İstanbul’da siz zamanı yakalamaya çalışırsınız, Ankara’da zaman sizle beraber gider, İzmir’de ise zaman sizi yakalamaya çalışır.

Tercih yaparken Üniversitelerin uluslararası ve ulusal sıralamalarına önem verin. Bu sıralamalar, üniversiteden sonra işe başlama oranı, bölüm, sistem ve üniversite bölgesine göre farklılıklar gösteriyor.

Güncel trendlere, teknolojik gelişmelere ve ihtiyaç ekonomisine göz atın. Üniversitedeki bölümler çağın iş ihtiyaçlarına zaman zaman yetmiyor. İşin garibi, kariyer günlerinde karşılaştığım çoçuk sahibi öğretmenler bile artık ofisi olmayan, birden fazla alanda disiplinlerarası projeler üreten kuşağı dinlemek istiyorlar.

Değerli Üniversiteli Arkadaşlar

Deneyim, her şeydir. Einstein’ın bunun için iki güzel sözü var: “Tek bilgi kaynağı, tecrübedir.” ve “Bir şeyi basitçe açıklayamıyorsan, yeterince iyi anlamamışsın demektir.” Intern, stajyer, asistan; bunlar havada kapmanız gereken anahtar kelimeler. Endişelenmeyin ileride yeterince sorumluluğunuz olacak ve para kazanacaksınız.

Bol bol gezin, turist olmadan kültürleri öğrenin. Kendi hayatımdan verebileceğim en güzel örnek şudur: Lüks otel akımının yaygınlaşması, kültürümüzdeki pansiyon ve hostel kültürünü yok etti. Aynı doğrultuda kendi coğrafyamızda yabancı olduk ve otel odasında bir başımıza kaldık. Diyelim ki bir yere gezmek için gittiniz, haritayı açın dönüşünüzü en yakın şehirden bakın. Günümüz online platformları (Skyscanner, omio, Blablacar) sayesinde hem daha uyguna gelecektir, hem de daha fazla yer görmüş olacaksınız.

Gezdiğiniz yerde daha az toplu taşıma kullanın ve paket turlardan kaçının, yürüyerek daha az kaçıracaksınız. Gözlem yapın, turistik yerlerden mümkünse kaçının, yerlileri takip edin. Tüm bu süreçler yazıldığı kadar kolay olmuyor, fakat evinize döndüğünüzde problem çözme becerileriniz gelişmiş olacak ve günlük sorunlara bakış açınız değişecek. Ne kadar günlük dilde kurulmuş bir cümle olsa da üniversiteye başlarken aldığım şöyle bir tavsiye vardı: “Öğle yemeğinde poğaça ye ama üniversitede olabildiğince gez.”

Becerilerinize odaklanın. Liyakat haricinde, becerilerin mesleklerin önüne geçtiği bir çağda yaşıyoruz. İş ilanlarının competencies/skills kısmına dikkat ederseniz sizden yapay zekada olamayan beceriler isteniyor. Proje bazlı işler, becerilerinizi keşfetmeniz ve geliştirmeniz için muhtemel seçenektir.

Gönüllü olun. Bir takımda sorumuluk sahibi olun. Üniversitede sahip olduğunuz zamanı toplum, doğa veya kendi geleceğiniz için geçirmek için mantıklı bir karar olacaktır.

Değişim programlarına katılın, yeni bir dil öğrenin. Farklı kültürlerle tanışıp, iletişime geçme yeteneğiniz artacaktır. Yabancı diliniz kağıt üzerinde formüllerden ibaret kalmayacaktır ve üstüne yeni diller edineceksiniz.

Öğrendiklerinizi, yaşantılarınızı yazın. İnsanlar yazarken mutlu mudur bilemem ama kendini ifade etmek istediği için bu durumdan memnundur. Araştırmaya göre, günlük yaşantılarını, hislerini, duygularını, umutlarını yazan insanlar hayallerine erişmeye daha yakındırlar. Ayrıca, belli bir süre sonra yazdıklarınızı okuduğunuzda yaşamınızdaki bazı şeylerde ilerlemenizi farkedeceksiniz.

Uykunuzu düzenleyin. Daha fazla şey yapmak istiyorsanız, bu tamamen ne kadar istekli olduğunuz ve bunun sonucunda hayatınızı nasıl düzenlediğinize bağlı. Herkes 24 saate sahiptir, fakat her şey bunu nasıl kullandığınıza bağlı. Hafif uyku, derin uyku ve 4. evre… Doğanızı keşfederseniz, günlük hayatınız kolaylaşacaktır.

Ücretsiz online kurslara kaydolun veya ikinci üniversiteye başvurun. Eskiye kıyasla bilgiye ulaşım daha kolay. Tabii ki bu kadar bilgi bolluğunda güvenilir bilgiye ulaşmak da önemli. “Kim, Ne zaman, Nerede?” soruları güvenirlik kavramını anlamanızı sağlamakla beraber tez yazarken işinizi kolaylaştıracaktır.

Paylaşım ekonomisini öğrenin. Bir şeye sahip olmak yerine erişime dayanan bir fenomen. Son 90 gün içerisinde kullandığınız ve kullanmadığınız eşyaları tekrar düşünün. Bazen sahip olduğunuz şeyler ziyadesiyle özgürlüğünüzü kısıtlayabilir.

Değerli Üniversiteyi Bitirmiş Arkadaşlar

Öğretirken öğrenmeyi çekici kılın. Çoğu zaman öğrenme, aynı yoldan geçmiş insanların sağladığı bilgi ve tecrübe sayesinde mümkün oluyor. Bunu sektöre çevirmeden çekici kılarak yapmak önemli.

Öğrenme, sadece tek yönde lineer şekilde gerçekleşmez. Öğreteceklerinizin yanında öğrenecekleriniz de olacak. Bu farkedilmediğinde, genelde karşı taraf için şimdi ve gelecek o an için sıkıcı hale gelerek işlevini düşürecektir.

Bir Sanatçının Zıtlıkları: Emre Ezelli’nin Dichotomy’si

Reading Time: 2 minutes
Emre Ezelli’nin dördüncü kişisel sergisi Dichotomy, 26 Eylül – 3 Ekim 2019 tarihleri arasında Viyana’da Shamante Kultur isimli kültür mekanında ziyaretçileriyle buluştu.

Dikotomi Nedir?” ile başlayalım öncelikle. Dikotomi; ilk defa Yunan filozof Zeno tarafından kullanılan ve hareketin, matematiksel bir formülle imkansızlığını açıklamaya çalışan bir paradokstur. Bu paradoks aynı zamanda kararsızlık ve zıtlık hislerini açıklamak için de kullanılır. Bu dikotomi paradoksundan doğan sergide (dichotomy) Emre Ezelli ikilem, ayrışma ve kararsızlık konulu hikayeleri eserlerinde karakterize ediyor. Bu hikayeleri ise sanatçı, “günlük hayattaki gözlemlerim, izlenimlerim, karşılaştığım diyaloglar ve monolog bütünü” olarak tasvir ediyor.

Dichotomy’nin hazırlık süreci ve perde arkası

Dichotomy‘deki eserler, daha önceki Emre Ezelli sergilerinde olduğu gibi buluntu malzemelerden vücut buluyor. Fakat sanatçı bu sefer çeşitli özelliğe sahip kağıtlarla, kitap ve dergilerden topladığı görsellerden yarattığı kolajlarla çalışıyor.

*1 Ignore

Yukarıdaki sergi arka planını özetleyen videoda görüldüğü gibi, bazı eserlerin meydana gelmesi de dikomotomiden oluşuyor. Bir diğer deyişle, Emre Ezelli farklı kaynaklardan topladığı görsellerle yaptığı kolajları belli bir süreden sonra tasarım sürecinde tekrar şekillendiriyor. Sanatçının “Birbirlerinden ne kadar uzaklaşırlarsa bir o kadar yakınlaşıyorlar” düşüncesi adeta buza basılan parmak gibi. Buz, cildimizle arasındaki ince su katmanından ısı alarak suyun tekrar donmasını sağlar. Böylece, katbekat sıcak olan cildimiz buz ile bütün haline gelir.

*2 Dirty Things

Hikayeler ise Emre Ezelli’nin günlük hayatındaki “farklı farklı hikayeleri olan insanlar, okuduğum kitaplardan bazı sahneler, en son gittiğim tiyatro oyunundaki oyuncu, hatta izleyicileri” gibi unsurlardan oluşuyor. Tabii bir de serginin arka planındaki ana oyuncu Diego var!

Sergi günü ve Emre Ezelli’nin eserleri

Kelimelerle betimlemeye çalıştığım Dichotomy‘e sergiden birkaç iş ile daha yakından bakalım. İlk olarak Ignore‘u[efn_note]Ignore[/efn_note] sanatçı “kafamın etrafında dönüp dolaşan soru işaretlerini ve gözlemleri görmezden gelmeye çalıştığım bir iş” olarak betimliyor. Diğer sevdiği işlerden ikisini ise şu şekilde açıklıyor: “Dirty things[efn_note]Dirty Things[/efn_note], otomobilimi servise götürüp yürüyerek dönerken aklıma gelmişti, yoldaki izlenimlerimi aktarmıştım. Next time, same time, same place[efn_note]Daily Routines[/efn_note] ise günlük rutin ve ofis hayatı üzerine”.

*3 Daily Routines

Viyana‘da serginin gerçekleştiği yer Shâmànté Kulturwerkstatt Weißgerberlände 22 ise sanki özenle seçilmiş gibi. Mekanın ruhu ve etkisi de Shâmànté’nin tarihi geçmişini merak etmeme neden olmuştu. Shâmànté, yüz yıldan fazla bir geçmişi sahip ve farklı kültürlerden farklı sanat dallarına ev sahipliği yapıyor.